Varlık Tahsisi: Portföy Ağırlıklarını Belirleme

/ 28 Ağustos 2024 / / yorumsuz

Varlık tahsisi: portföy ağırlıklarını belirleme portföy yönetiminde, varlık tahsisi yani portföy ağırlıklarını belirleme, yatırımcının alacağı en önemli kararlardan biridir. Modern Portföy Teorisi ve Etkin Piyasa Hipotezi gibi kavramlarla desteklenen stratejiler, uzun vadede başarılı yatırım yapmanın anahtarlarını sunar. Önceki yazılarımda, düşük maliyetli endeks yatırımının en iyi uzun vadeli yatırım stratejisi olduğunu vurgulamıştım. Bu stratejiyi uygulamak için gerekli yatırım araçlarını, ETF’ler ve yabancı ülke tahvilleri gibi araçları sizlere tanıtmıştım. Ayrıca, Türkiye’den yurtdışına yatırım yapmanın yollarını da ayrıntılı olarak ele almıştım.

Vergi Sorunu ve Yurtdışı Piyasalara Yatırım

Yatırım yaparken vergi meseleleri de büyük önem taşır. Vergi yükümlülüklerini göz önünde bulundurarak yatırım yapmanın zorlukları, yatırımcılar arasında kafa karışıklığına neden olabilir. Bu konuda, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) ilgili maddelerine dayanarak yaptığım analizler, vergi uygulamaları konusunda daha net bir görüş elde etmemi sağladı. Yurtdışında elde edilen getirilerin vergilendirilmesi konusunda uygulamaları birebir deneyimlemek, en güvenilir seçenek olarak görünüyor. Bu aşamada, portföyümdeki dengesizlikleri ve ideal portföy dağılımını belirlemek öncelikli hedeflerim arasında yer alıyor.

Varlık Tahsisi: Hisse Senedi ve Tahvil Ağırlıkları

Portföyde üç ana varlık türü yer alabilir: hisse senedi, tahvil ve nakit. Bu varlık türlerinin portföydeki ağırlığını belirlemek, risk toleransı ve yatırım hedeflerine göre şekillenir. Her bireyin risk alma kapasitesi farklı olduğundan, ideal dağılım kişiseldir. Benjamin Graham, hisse senedi ve tahvil oranlarının her birinin %25’ten az, %75’ten fazla olmaması gerektiğini Varlık Tahsisi: Portföy Ağırlıklarını Belirleme öngörürken, yaşa bağlı bir yaklaşım da yaygındır. Örneğin, 40 yaşında iseniz, portföyünüzde tahvil oranının %40 olması gerektiği söylenir. Yaş ilerledikçe, riskli varlıkların oranını azaltarak daha güvenli tahvillere yönelmek mantıklıdır. Larry Swedroe’un ABD verileriyle hazırladığı risk tablosu, hisse senedi oranına göre maksimum kayıp değerlerini öngörerek portföy yönetimine dair önemli bilgiler sunar. Bu verilere dayanarak, %40-%50 hisse senedi ağırlığı benim için uygun görünüyor.

Varlık Tahsisi: Fon Sayısına ve Türüne Karar Verme
Varlık Tahsisi: Fon Sayısına ve Türüne Karar Verme

Varlık Tahsisi: Fon Sayısına ve Türüne Karar Verme

Portföy yönetiminde, fon sayısının ve türünün seçimi de kritik öneme sahiptir. ABD’deki birçok aracı kurum ETF işlemlerinde masraf almazken, Türkiye’de işlem başına 10 dolar ücret ödemek zorunda kalıyorum. Bu nedenle, işlem maliyetlerini minimize etmek için daha az sayıda işlem yapmak tercih edilir. Hisse senedi ve tahvil yatırımı için genellikle birer fon yeterli olabilir. Ancak, global hisse senetleri mi yoksa sadece S&P 500 mi tercih edilmelidir? Benim tercihim S&P 500 yönündedir. ABD şirketleri uluslararası düzeyde faaliyet gösterdiğinden, bu fon uzun vadede etkili olacaktır. Ayrıca, portföyümde %5-%10 arasında Türk hisse senedi yatırımı yapmayı planlıyorum.

Tahvil yatırımı içinse, Eurobond gibi yüksek getiri sağlayan araçlara yöneldim. Ancak, tek bir ülkenin tahvillerine yatırım yapmanın riskleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, ileride diğer ülke tahvillerine yönelme olasılığını değerlendiriyorum. Şu anda tahvil seçimi konusunda daha fazla araştırma yaparak en uygun ETF’leri belirlemeyi planlıyorum.

Portföyü Yeniden Dengeleme

Portföyde belirlenen ağırlıklara ulaştıktan sonra, bu ağırlıkları korumak ve yönetmek önemlidir. %5-%10 gibi sapmalar durumunda, iyi performans gösteren varlıkları satıp, düşük performanslı olanları almak gerekecektir. Bu işlem “yeniden dengeleme” olarak adlandırılır ve genellikle yıllık olarak yapılır. Yeniden dengeleme, risk ve getiri dengesini korumak amacıyla yapılan bir stratejidir. Yatırım fonları söz konusu olduğunda, bu süreç daha kolay yönetilir çünkü tek bir ETF’deki 500 şirketin aynı anda iflas etme olasılığı oldukça düşüktür.

Yeniden dengeleme işlemi sırasında vergi yükümlülüklerini de göz önünde bulundurmak önemlidir. Türkiye’de yurtdışı yatırımlardan elde edilen gelirler, yüksek vergilere tabi olabilir. Bu nedenle, birikim aşamasında aylık tasarruflarınızı yeniden dengeleme için kullanmak ve portföyde sürekli bir miktar nakit bulundurmak iyi bir strateji olabilir.

İdeal Portföyüm

Yukarıda yaptığım analiz ve finansal bağımsızlık hedeflerim doğrultusunda, ideal portföy ağırlıklarımı belirledim. Hisse senetleri ve tahvil ağırlıklarını %45-%45, nakit oranını ise %10 olarak planlıyorum. Bu ağırlıklar, kur değişiklikleri, gelecekteki gider öngörülerim, vergi mevzuatındaki değişiklikler ve işlem maliyetlerindeki fırsatlara göre değişiklik gösterebilir. Önemli olan, bu planı yaparak hazırlıklı olmak ve değişen koşullarda güvenli bir şekilde rotayı değiştirebilmektir.

Portföy yönetimi ve varlık tahsisi, uzun vadeli yatırım stratejilerinizin başarısı için kritik öneme sahiptir. İdeal dağılımınızı belirlerken, kişisel risk toleransınızı ve finansal hedeflerinizi göz önünde bulundurmanız gerektiğini unutmayın. Bu süreçte, düzenli olarak portföyünüzü gözden geçirerek ve gerektiğinde yeniden dengeleyerek, başarılı bir yatırım stratejisi oluşturabilirsiniz.